dijous, 30 de juliol del 2015

Kürdistan’da ve Türkiye’de Demokrasi ve Barış için Uluslararası Çağrı

IŞİD, 20 Ağustos pazartesi Suruç’ta (Türkiye Kürdistanı) Kobane’nin yeniden yapılanması için Kobane’ye çalışmaya giden 32 anti-faşist Türkiyeli genci katletti. Bu katliam uluslararası dayanışmaya fiziksel bir saldırı olduğu gibi, aynı zamanda Rojava’da (Suriye Kürdistanı) geliştirilmekte olan politik, ekonomik, sosyal ve devrimci bir alternatifin inşası projesine de sembolik bir saldırıdır.

İslam Devleti’nin kendi ülke sınırlarındaki varlığını şu ana kadar tolere eden – ve hatta bunu kolaylaştıran- Türkiye Cumhuriyeti Devleti böylelikle Suriye’deki karışıklığa ilk askeri müdahalesini gerçekleştirmiş, ve durumdan istifade ederek Kürt direnişine saldırmış, Kandil’i bombalamış ve Türkiye Kürdistanı’ndaki önemli şehirlerde yüzlerce aktivist ve sendikacıyı tutuklamıştır.

Türkiye’nin stratejisinde çark etmesinin ardından, 2010’dan beri Hükümet ile Kürt Hareketi arasında devam eden barış görüşmeleri süreci böylelikle kalıcı bir şekilde sekteye uğramış ve barış umutları toprağa gömülmüş oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, aşırı muhafazakar ve kökten dinci faşist bir örgüt olan IŞİD ile, hayat adına, çok kültürlülük adına, anti-faşizm, radikal demokrasi ve kadın özgürleşmesi adına savaşan Kürtlerin öz-örgütlü halk hareketi mücadelesini sapkınca aynı kefeye koyarak, yeniden baskı stratejisine başvurmaktadır.

Yoldaşlarımız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin IŞİD yanlısı grupların Türkiye sınırları içinde kamplaşmasına ve çoğalmasına izin vermek suretiyle iştirak ettiği bu katliamın kurbanı olmalarının ardından terörist olarak adlandırılmışlardır..

Geçtiğimiz iki yıldır bu sorunun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için tek bir adım dahi atmayan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, İspanya Devleti’ndeki ulusalcı ve bağımsızlıkçı örgütler olarak bizlerin -ne yazık ki- iyi bildiği üzere, baskıcı devletlere özgü biçimde, barışı sağlama konusundaki isteksizliğini otoriter tavrıyla yeniden gösteriyor.

Aşağıda isimleri bulunan örgütler olarak 20 Ağustos Pazartesi günü Suruç’ta gerçekleşen saldırıyı kınıyor ve kaybettiğimiz yoldaşlarımızın ailelerine ve dava arkadaşlarına başsağlığı diliyoruz. Onlarla dayanışma içinde olduğumuzu, ve Kürdistan’da ve Türkiye’de politik, sosyal ve ekonomik alternatifleri inşa eden inisiyatiflere desteğimizi yeniden ifade etmek istiyoruz.

Tüm bu sebeplerle, Türkiye Hükümeti’nden:

• Genel olarak Kürt halkına ve özellikle Kürt sosyal ve ulusal özgürlük hareketine, bunun yanısıra tabandan gelen demokratik politikalara karşı başlattığı tacizi ve baskı stratejisini derhal sonlandırılmasını,

• Tutuklanan Kürt yoldaşların derhal serbest bırakılmasını,

• Var olan sorunun çözümü için tek seferde ve kesin bir adım atılarak barışın sağlanmasını talep ediyoruz. Zira, Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut devlet politikasi insanlara daha fazla acı çektirmekten, onları iç ve dış göçlerle yerinden etmekten ve demokratik ve çoğulcu her türlü yaşam tarzını tehdit eden bir hegemonya yaratmaktan başka bir işe yaramamaktadır.


Ayrıca, uluslararası toplulukların, en temel insan haklarının ihlal edilmesini olanaklı kılan klasik ‘başka tarafa bakma’ stratejilerinden vazgeçerek, derhal harekete geçmelerini talep ediyoruz.

Bloque Nacionalista Galego (Galiza)
Candidatura d'Unitat Popular (Països Catalans)
EH Bildu (Euskal Herria),
Puyalón (Aragón)


The statement in English has been translated by KurdisCat and the Turkish one by OccupyGezi Barselona. You can follow them on twitter at:
@occupygezi_bcn

0 comentaris:

Publica un comentari a l'entrada